Sık sorulan sorular

Bebeklerde Alerji Testi Ne Zaman ve Nasıl Yapılır?

Alerji testleri, serum örneklerinden ve deri üzerine alerji damlaları kullanılarak yapılabilir. Her iki yöntem doğumundan itibaren tüm yaş grubunda güvenle uygulanabilir. Cilt testi ağrısızdır ve hemen sonuç verir. Özellikle testin duyarlılığı 3 aylıktan itibaren yaşla beraber artar. Besin alerjisi ile ilgili alerji cilt testleri erken yaşlarda da yapılabilirken, bahar alerjisine yönelik alerjiler iki yaşından önce nadiren geliştiği için daha geç yaşlara bırakılmalıdır. Kullanılacak test yöntemi hastanın öyküsü ve şikayetleri dikkate alınarak belirlenir. Bu nedenle testler mutlaka alerji kliniklerinde, alerji uzmanları tarafında yapılmalıdır.

Alerji Testi Öncesi Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar!

Cilt testleri sırasında hastanın cilt tepkilerinin yeterli veya doğru olup olmadığını anlamak için pozitif ve negatif kontrol solüsyonları da kullanılır. Kontrollerde alınan yanıtlara bakarak teste ne kadar güvenebileceğimizi değerlendiririz. Cilt testleri yapabilmek için özel eğitim alınmış olmalıdır. O yüzden tercih edilmesi gereken testlerin Alerji ve İmmünoloji Uzmanı gözetiminde yapılmalıdır.
Cilt testi öncesi açlık/tokluk koşulu aranmamaktadır. Cilt testleri, bebeğin kullandığı ilaçlardan kolaylıkla etkilenir. Testin yapılacağı 1 hafta içinde alerji veya grip-nezle ilacı kullanılmaması gerekir. Anne sütü alan bebeklerde annenin kullandığı ilaçların testi etkileyebileceği akılda tutulmalıdır. Kan örnekleri için bebeğin ve annenin kullandığı ilaçlarda testi etkilemez.

Cilt Alerjisi nedir?

Cilt alerjileri, bağışıklık sisteminin bir alerjen ile tetiklenmesi sonucu oluşan, genellikle kaşıntı ile kendini gösteren bir grup hastalıktır. Alerjik cilt hastalıkları ilaçlar, enfeksiyonlar, böcek ısırıkları veya gıdalara yanıt olarak oluşabilir.
Sık görülen cilt alerjilerinden biri egzama yani atopik dermatittir. Genellikle ciltte yoğun bir kaşıntı hissiyle birlikte tekrarlayan döküntü, deride kuruluk ve pullanma gözlenir. Çoğunlukla erken çocukluk döneminde başlar. Hastanın yaşına göre vücudun farklı bölgelerinde ortaya çıkar.
Kurdeşen olarak bilinen ürtiker ise ciltte şişlik, kızarıklık ve kaşıntının belirgin olduğu döküntülerdir. Ürtiker, besinler ya da ilaçlara bağlı alerjik reaksiyonlar ve enfeksiyonlar sırasında ortaya çıkabilir.
Bir diğer cilt alerjisi de vücudumuzun dış yüzeyine temas eden maddelere karşı gelişen temas alerjisi olarak da adlandırılan kontakt dermatittir. Tanıya yönelik gerekli alerji testlerinin uygulanması ve tedavinin düzenlenmesi için lütfen bir alerji uzmanının değerlendirmesi gereklidir.

Atopik Ekzemada Cilt Bakımı Nasıl Olmalı?

 Atopik dermatitin oluşum nedeni cildin üst katmanındaki bariyer fonksiyon bozukluğu olduğu söylenebilir. Bu nedenle, tedavinin temelini derinin nemlendirilerek bariyer fonksiyonlarının sağlanması oluşturur. Nemlendiriciler tedavide en önemli basamaktır ve hastalığa bağlı ortaya çıkan kaşıntı, kızarıklık ve ciltteki kalınlaşmayı azaltırlar. Doğru tercih edilecek bir nemlendirici hastalık şiddetini azaltabileceği gibi, tedavide kullanılan lokal kortizon kullanım süre ve dozunu da azaltacaktır. Örneğin; vazelin gibi kapatıcılar deri yüzeyinde bir film tabaka oluşturarak buharlaşmayı önlerler ki, bu nedenle hastalarımıza banyo sonrası nemli ciltlerine tatbik etmeleri önerilir.
Atopik dermatitin tedavisi bireyselleştirilmeli ve hangi nemlendirici formunun, hangi hastada kullanılacağı, hastanın cilt özelliğine ve uygulanacak olan hastalıklı bölgeye göre değişkenlik gösterebileceği akılda tutulmalıdır! Örneğin, kış aylarında daha yüksek yağ içerikli nemlendiriciler tercih edilmelidir. İdeal olanı nemlendiricilerin günde en az iki kez ve tercihen banyodan sonra 3 dk içerisinde, cilt ıslak iken uygulanmasıdır.
Nemlendirici yerine Hindistan cevizi yağı gibi, saf yağ ürünlerinin kullanımı ciltten su kaybını artırarak deriyi kurutabileceğinden tavsiye edilmezler. Hatta yer fıstığı ve yulaf unu içeren nemlendiriciler hastalarda alerjenikduyarlanmaya neden olabileceği endişesiyle kullanılmamalıdırlar.
Önemli bir diğer husus ise; lezyonlu cilt üzerine nemlendiricilerin doğrudan kullanılmaması gerektiğidir. Lütfen bu gibi durumlarda öncelikle hekiminize danışınız ve akut alevlenmelerin hekiminizin önerileri doğrultusunda öncelikle ilaç tedavisi ile tedavi edilmesi gerektiğini unutmayınız.

Saç Boyası Alerji Yapar mı?

Son yıllarda saç boyası kullanımındaki artış ilesaç boyasına karşı gelişen alerjik reaksiyonların sıklığında da artış görülmektedir. Koyu renk ve siyah boyalarda daha yüksek oranda olmak üzere özellikle oksitleyici saç boyalarında bulunan ve saça hızlıca etki ederek saçın istenen renge boyanmasını sağlayan parafenilendiamin alerjik olaylardan en sık sorumlu olan kimyasal içeriktir. Bu maddenin deride oksitlenmesi alerjenik antijen ortaya çıkmasına yol açar. Özellikle yüz, saçlı deri hattı ya da kulaklarda kaşıntı ve kızarıklık veya daha ciddi kabarcıklar meydana gelebilir.
Saç boyası alerjisi tanısında cilt üzerine uygulanan yama testleri kullanılır. Parafenilendiamine alerjisi olan kişiler diğer saç boyalarının içerdikleri farklı maddelerle çapraz alerjik reaksiyonlar gelişebileceği konusunda dikkatli olmalıdırlar.

Alerji Ebeveynlerden çocuğa geçer mi?

Astım, kalıtımsal ve çevresel faktörlerin beraber rol oynadığı bir hastalıktır yani tek bir nedeni yoktur. Kalıtımsal faktörler, anne-babadan aktarılan genler olup bu genler çeşitli mekanizmalarla çocuğun akciğer fonksiyonları üzerinde etkili olarak çocukta astımın ortaya çıkmasında ve devam etmesinde önemli rol oynamaktadır.
Eğer hem anne hem de babada astım var ise risk daha da artmaktadır. Ancak ailesel yatkınlık olması dışında kişisel ve çevresel risk faktörleri de astım gelişiminde önemlidir. Örneğin; çocuğun sezaryen ile doğması, zamanından önce doğması, atopik dermatit dediğimiz alerjik egzamasının olması, polen ve ev tozu akarı gibi solunumsal alerjilerinin olması, hava kirliliğinin fazla olduğu bölgelerde yaşıyor olması veya sigara dumanına maruz kalması gibi durumlar da astım gelişme riskini arttırmaktadır. Dolayısıyla anne veya babanın astımlı olması çocuğun kesin astım olacağı anlamına gelmez.
 Ailesel yatkınlığa eşlik eden diğer risk faktörleri de bulunması gerekmektedir. Diğer yandan ailesel yatkınlığı olmayan yani anne veya babasında astım bulunmayan çocuklarda da astım gelişebileceği unutulmamalıdır.

Lokal Anestezik maddeler alerji yapar mı?

Lokal anestezikler özellikle diş hekimleri tarafından çok sık tercih edilmekle birlikte birçok küçük cerrahi işlem sırasında da kullanılmaktadır. Lokal anesteziklere karşı yan etkiler nadir değildir ancak gerçek alerjik reaksiyonlar oldukça nadirdir. Lokal anesteziklere karşı alerjik reaksiyonlar erken ve geç reaksiyon olmak üzere iki tipte karşımıza çıkabilir.
Erken tip reaksiyon ilaç uygulandıktan sonra ilk 1 saatte ortaya çıkar. İlacın uygulandığı yerden farklı bir yerde kaşıntılı, kızarık, kabarık olan halk arasında kurdeşen denen ürtiker plakları görülebilir. Nefes darlığı, küçük dilde şişme, tansiyon düşüklüğü, tekrarlayan kusmalar gibi diğer bazı sistemlerin de etkilendiği anafilaksi dediğimiz hayatı tehdit eden alerjik reaksiyonlar olarak ilerleyebilir. Geç tip reaksiyon olan alerjik kontakt dermatit anestezik maddenin uygulandığı bölgede ekzematöz dediğimiz kuruluk, kızarıklık, kabuklanma şeklinde olabileceği gibi, vezikül dediğimiz içi su dolu kabarcıklar şeklinde de olabilir. Uygulanan alanda geç oluşan şişlik ve alerjik kontakt dermatit ilaç uygulanan bölgede saatler sonra başlar ve 72 saatte maksimum düzeye ulaşır.
Lokal anestezi sırasında bu şekilde alerjik reaksiyon gelişen hastalarınalerji uzmanı tarafından değerlendirilmeleri önerilir.

Alerji Aşı Tedavisi nedir?

 Alerji aşı tedavisi, alerjik hastalıkların tedavisinde etkinliği kanıtlanmış, yüz yılı aşkın süredir uygulanan, hastalığın temeline yönelik bir tedavi yöntemi olup Alerjik rinit, alerjik astım ve arı venom alerjisi olan hastalara uygulanmaktadır. Aşı tedavisinde alerji testinde tespit edilen madde giderek artan dozlarda cilt altından enjeksiyon şeklinde veya ağızdan alınan damla veya tablet olarak uygulanabilir. Hangi yöntemin uygun olacağı alerji uzmanı tarafından değerlendirilir.
 Hastanın alerjenden korunma ve ilaç tedavisinden yeterli fayda görmemiş olması, ilaçlara bağlı yan etkilerin ortaya çıkması ve hastanın uzun süreli ilaç kullanmak istememesi aşı tedavisi için gerekli şartları oluşturmaktadır.
Aşı tedavisinin hem tedavi edici hem de koruyucu etkileri bulunmakla birlikte alerjenlere karşı duyarlılığı, hastalığın belirtilerini ve ilaç kullanma gereksinimini azaltmaktadır. Aşı içerisinde kortizon veya başka bir ilaç bulunmaz. Aşı tedavisinin ortalama süresi 3 ila 5 yıldır.  Aşı tedavisinin mutlaka bu konuda deneyimli personel ve yeterli donanımın bulunduğu merkezlerde alerji uzmanları tarafından başlatılması ve takip edilmesi gerekmektedir. Bu durum tedavinin başarısı ve hastanın sağlığı açısından çok önemlidir.

Allerjik nezle uyku apnesi yapar mı?

Uyku apnesi; horlama, uyku esnasında nefesin durması ve gündüz uyuklama şikayetleriyle beliren ciddi bir durumdur. Alerjik nezleye sıklıkla burunda ve üst solunum yolunda tıkanıklık eşlik edebilir ve bu da uyku apnesine benzer şekilde horlama, ağızdan nefes alma, uyku bölünmesi ve kalitesiz uyku sonucu gündüz yorgunluğu, baş ağrısı ve konsantrasyon bozukluğuna neden olabilir. Alerjik nezleyle ilişkili uyku şikayetleri, uygun ilaç tedavisi ile düzelebilir. Ancak düzelmediyse çocuklarda büyük bademcik? (Adenoidhipertrfoisi?), erişkinlerde ise nazal polip veya burun duvarında eğrilik gibi yapısal üst solunum yolu darlıkları araştırılmalıdır.
Alerjik nezlesi olanlarda, uyku apnesinde görülen bazı belirtiler görülebilirken, uyku apnesi olanlarda nezle veya rinit varsa uyku ilişkili şikayetler daha ağır seyredebilmektedir. Bu nedenle tekrarlayan nezle, horlama ve uyku bozukluğu şikayeti olan hastalar önce bir alerji uzmanına muayene olmalıdırlar. Çünkü alerjik nezle düzgün tedavi edilmediğinde, uyku bozukluğuna neden olabilir.

Su ile kurdeşen olur mu?

Kurdeşen olarak bilinen ürtiker, vücutta kızarıklık, kaşıntı ve şişlikler ile seyreder. Her 4 kişiden biri hayatı boyunca en az bir kere ürtiker geçirmektedir. Su ürtikeri ise su ile temas sonrası deride ortaya çıkan kaşınma, kırmızı küçük kabarıklıklar şeklinde kendini gösterir. Daha çok ergenlik dönemindeki bayanlarda görülür. Duş almak, yağmur ya da karla temas ürtikere neden olurken kişinin teri ya da göz yaşı da atağı başlatabilir. Ürtikerin yanı sıra nefes darlığı da olabilir. Su içmek ürtikere neden olmaz, ancak nadiren ağız içinde kaşıntı yapabilir. Bu hastalığın en bilinmesi gereken yönü spor, egzersiz ya da hızlı yürüyüş sonrası terleme, ürtiker atağı, nefes darlığı ve baygınlık gelişmesidir. Bu acil bir durumdur ve derhal en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Güneş alerjisi nedir?

Güneş Alerjisi, güneş ışınlarının deride yol açtığı zararlı etkiler sonucu ortaya çıkan değişik klinik durumları kapsayan bir ifadedir. En önemli özelliği vücudun güneş ışınlarına doğrudan maruz kalan bölümlerinde deri döküntüleri ortaya çıkmasıdır. Cilt yapısına ve maruziyet süresine bağlı olarak değişmekle birlikte herkeste görülebilen bir durumdur. Bazı ilaçlar, parfüm, sabun, krem gibi bazı kimyasallar, ya da bazı bitki yaprakları ve otlar güneş ışınları ile birleştiğinde ciltte kaşıntılı egzama benzeri görünüme yol açar. Bulgular kişiler bu maddelere temas ettikten sonra, güneş ışığına maruz kaldığında ortaya çıkar. Kimyasallarla temas eden ve güneş gören bölgelerde görülür.
Güneş ışınlarının nispeten daha dik olarak geldiği 10:00–15:00 saatleri arasında güneşe çıkılmamalıdır. Ayrıca şapka, gözlük kullanılması, açık renkli, uzun kollu kıyafetler giyilmesi tavsiye edilir. Açıkta kalan bölgelere güneşten koruyucu kremlerin uygulanması gerekir (En az faktör 30 ). Güneşe çıkmadan yarım saat önce sürülmeli, her 2 saatte bir, ayrıca yıkanma ve kurulanma sonrası tekrarlanmalıdır.

Biorezonans ile alerji tedavi edilir mi?

Alternatif tıbbın içinde akupunktur, homeopati, çin bitkileri, mezoterapi, magnetik tedaviler gibi pek çok tedavi şekli bulunmaktadır. Tüm bu tedavi yöntemleri bilimsel olarak etkisi açıklanamayan daha çok hastaların iyileşeceklerine inanmaları sonucu etkisini gösteren yöntemlerdir. Biorezonans da bir alternatif tedavi şeklidir. Ancak Biorezonansın, alerjik hastalıkların tedavisinde herhangi bir başarı sağladığına dair kanıt bulunmamaktadır.

Akupunktur İle Alerji Tedavi Edilir mi?

Klasik akupunktur, vücudun belli noktalarına iğne batırılarak uygulanan bir tamamlayıcı tıp yöntemidir. Bu noktaların vücudun enerji akışında önemli olduklarına inanıldığı için iğne ile uyarılmalarının vücudun dengesi bozulmuş kısımlarını düzelttiği düşünülmektedir. Günümüzde en yaygın kullanım alanlarından biri alerjik hastalıklardır. Bilimsel verilere baktığımızda, yapılan yüzlerce çalışmanın çok azının doğru yöntemler ile yapıldığı görülmektedir. O nedenle her çalışma sonucuna inanmamanız ve hekiminize danışmanız gerektiğini öncelikle belirtmek isteriz.
Astım ve alerjik nezle tedavisinde akupunktur etkisini inceleyen araştırmalara baktığımızda, şikayetleri ve ilaç kullanımını azalttığını gösteren veriler yanında, hiç etkisinin olmadığını ya da psikolojik olarak olumlu etkisinden dolayı rahatlık hissi oluşturduğunu gösteren sonuçlar görürüz.

Kakada kan görüldüğünde nelere dikkat edilmelidir?

 Kakada kan; sağlıklı süt çocuğunda görülen aile için kaygı verici bir durumdur. Yenidoğan döneminde annenin meme uçları çatladığında ve bebek bunu yuttuğunda kakada kan görülebilir. Bir yaş altı bebeklerde kakada kan görülmesinin en önemli nedeni kaka deliğinin çatlamasıdır. Bu durumda kakada taze pembe veya kırmızı kan görülür ve kısa çizgiler şeklindedir. İkinci neden ise besin alerjisi olup en sık sütte görülür.
Sağlıklı, özellikle de sadece anne sütü ile beslenen bir bebekte uzun süreli kakada kan varlığı süt veya diğer besin alerjilerini akla getirmelidir. Alerjik bağırsak iltihabında inek sütü takiben yumurta en yaygın tetikleyicilerdir. Bu durum anne veya bebeğin beslenmesine bağlı olabilir. Bu hastalık genellikle doğumdan birkaç hafta veya birkaç ay sonra başlar ve çoğunlukla bebeklik döneminin sonunda biter. Sıklıkla bu bebekler keyiflidir, kilo alımları normal sınırlardadır ve kakada birkaç damla kan dışında başka bulguları olmayabilir
Alerjik bağırsak iltihabında şüpheli gıdanın diyetten çıkartılmasından sonra düzelme olması ve o gıda diyete tekrar eklendiğinde kakada kanın görülmesi tanı koydurur.
Bebeğinizin süt alerjisi şiddetliyse bu tür ürünler bebeğiniz için risk oluşturabilir. Süt alerjisi şiddetli olan bebeklere verilecek besinlerde çok az miktarda da olsa sütten yapılan ürün bulunmaması gerekir. Bu bebeklere hazır gıdalar verileceği zaman mutlaka ürünün üzerindeki “içindekiler” etiketi okunmalı ve bu gıdaların yedirilmesinden kaçınılmalıdır.
Süt alerjisi hafif şiddette olan bebeklerin bir kısmında fırında yüksek ısıda 200 C’de en az 30 dakika kadar pişmiş kek, kurabiye poğaça gibi ürünlerdeki süt ürünleri bir reaksiyona yol açmayabilir. Ancak bu besinleri bebeğinize yedirmeden önce doktorunuza danışmanız ve gerekli görülürse hastanede ortamında test yapıldıktan sonra bebeğinize vermeniz en güvenli ve en doğru yaklaşım olacaktır.

İnek sütü alerjisi olan olguların beslenmesi nasıl olmalı?

İnek sütü alerjisi tanısı almış çocukların tedavisi, süt ve süt ürünleri ile bunları içeren besinlerin diyetten çıkarılması ile uygulanır. Diyet önerileri her hasta için özel olarak hazırlanmaktadır. Hastanın yaşına, anne sütü alma durumuna, inek sütü alerjisinin şiddetine ve tipine göre değişmektedir.
0-6 aylık dönemde bebek sadece anne sütü ile besleniyorsa anne sütü verilmeye devam edilir. Annenin diyetinden süt ve süt ürünleri çıkarılır. Anne sütü yeterli ise bu yaş döneminde kahvaltı için ek bir besine gerek yoktur. Ancak anne sütü yok veya yetersiz ise inek sütü içermeyen özel mamalar verilmektedir.
7-8 aylık dönemden sonra kahvaltıda eğer yumurta alerjisi yoksa yumurtanın sarısı, 1 yaşından sonra ise beyazı verilebilir. Kahvaltıda pekmez, zeytin, kuru meyveler, tam tahıllı ekmek, domates, salatalık gibi mevsime uygun çiğ sebzeler verilebilir.
6 aydan büyük ve ek gıdaya geçilmiş bebeklerde ise hazır besinler risklidir. Ailelerin gıda etiketlerinde bulunan açıklamaları dikkatlice okumaları gerekmektedir. Evde hazırlanan yiyecekler her zaman daha güvenlidir.

Besin alerjisi reflü yapar mı?

Reflü mide asidinin mideden yemek borusuna geçmesine denir. Reflü hastalığı olan bebeklerde yemek reddi, ağlama, huzursuzluk, bulantı, zorlu kusma, normal kilo alımının olmaması gibi şikayetler görülür. Reflü tanısı konulmuş bebeklerin birçoğunda tedaviye gerek duyulmaz. Ancak reflü şiddetli ise ve bebeğin büyümesi etkileniyor ise tedaviye başlanır. Ciddi reflüsü olan ve tedavi ile düzelmeyen bebeklerde besin alerjisi açısından araştırılması ve mutlaka bir çocuk alerji/gastroenetroloji uzmanına danışılması gerekir.

Besin alerjisi büyümeyi etkiler mi?

İnek sütü proteini alerjisi olan çocukların iyileşmesi için şikayetlere neden olan alerjenden kaçınmak gerekmektedir. Öte yandan süt proteini çocukluk çağında temel besin öğelerindendir. Bu nedenle süt ve süt ürünleri diyetten çıkarıldığında ideal büyüme ve gelişmenin sağlanması için diyetin dikkatle yeniden planlanması gereklidir. Beslenme içeriği yaşa uygun tüm besin öğelerini içermelidir. Buna ek olarak gereğinde süt proteini içermeyen mama veya alternatif besinlerle, eksik ise vitamin takviyeleri yapılmalıdır. Bu şekilde beslenen çocukların büyüme gelişmelerinin düzenli olarak takip edilmesi gerekmektedir.

Göz alerjisi nedir?

Göz alerjileri, çocuk ve gençlerde daha sık görülmekle birlikte her yaşta ortaya çıkabilir. Alerjik göz nezlesine sıklıkla alerjik burun şikayetleri de eşlik etmektedir. Hapşırık, burunda kaşıntı, akıntı, tıkanıklık ve geniz akıntısı gibi belirtiler ile kendini gösterir. Genellikle mevsimsel alerjenlerin yoğun olduğu ilkbahar aylarında polenlere maruziyet sonrası ortaya çıkar. Ev tozu akarı gibi iç ortam alerjenleri de daha az sıklıkla olmakla birlikte alerjik göz nezlesine neden olabilir. Tedavide öncelikle şikayetlere neden olan alerjen belirlenip bu alerjenden korunma yöntemleri hastaya anlatılır

İnek sütü alerjisi olan çocuklar diğer memeli hayvan sütlerini tüketebilir mi?

Ailelerin en çok sordukları sorulardan biride İnek sütü proteini alerjisi olan çocuklara hangi hayvanların sütünün içirilebileceği veya süt ürünlerinin yedirilebileceğidir. İnekler çift tırnaklı hayvanlar grubundandır. İneklere benzer şeklide koyun ve keçiler de çift tırnaklıdır. İnek sütü, koyun sütü ve keçi sütünün alerjik yapıları ve protein dizilimleri %95 aynıdır. Keçi sütünün

İnek sütü alerjisi olan hastalar fırınlanmış süt tüketebilir mi?

farkı sindiriminin biraz daha kolay olmasıdır. Ancak alerjik yapı açıcından bir farkları yoktur. Bu nedenle İnek sütü proteini alerjisi olan çocuklara keçi sütü ve koyun sütü içirilmesi veya bu sütlerden yapılmış yoğurt ve peynir gibi ürünlerin yedirilmesi önerilmez.
İnek sütü proteini alerjisi olan çocuklara alternatif süt olarak tek tırnaklı yani eşek ve deve gibi hayvanların sütleri içirilebilir. Bu sütlerin pastörizasyonuna dikkat edilmelidir.

Alerji mamalarını nasıl tatlandırabiliriz?

Alerji mamaların kokuları rahatsız edebilir. Kokuyu azaltmak için; mamayı hazırlamadan önce o öğün için kullanacağınız miktarı bir süre ağzı açık kase veya kavanozda bekletin, ya da mamayı hazırlandıktan sonra biberonun kapağını bir süre açık bırakın ve uygun ısıya gelince kapatın.
Tatlarını güzelleştirmek için mamayı hazırlayacağınız suyu vanilya çubuğu ile kaynatabilir ya da mamanın tadını artırmak için pekmez veya vanilya ekstresi ekleyebilirsiniz. Kalsiyum oranı en yüksek olan dut pekmezidir. Bu sebeple önceliğinizin dut pekmezi olmasını öneririz.
Ek gıdaya başlamış bebeklere veya daha büyük çocuklara yaşa uygun olarak farklı formüller de mamalar verebilirsiniz. Yoğurt yerine alerji maması kullanarak yapacağınız yayla çorbası, çubuk kraker, bisküvi veya kurabiye günlük menülerde yer alabilir. Yine muhallebi hazırlayabilir, puding yapabilirsiniz. Çocukların çok sevdiği “smoothi” yapabilir, dondurma veya sorbe hazırlayabilir, meyvelerine mama ekleyebilirsiniz.

İnek sütü alerjisi olan çocuklar da tanı nasıl konulur?

İnek sütü alerjisi çocukluk çağının en sık görülen besin alerjisidir. Hemen her yaşta ortaya çıkabilir. Erken çocukluk döneminde daha sık görülür. Belirtileri inek sütü alımından sonra hemen veya daha geç ortaya çıkabilir. Şiddeti ve seyri kişiden kişiye değişiklik gösterebilir.
Erken bulgularda süt alımından 15 dakika içinde belirtiler başlayıp bir saat içinde kaybolur. Deri döküntüsü, yüz ve dudaklarda şişlik, kusma, nefes darlığı, öksürük gibi şikayetler görülür. Geç bulgularda ise, 24 saatten sonra başlayıp 48-72 saat arası sürer. Genellikle deri ve mide-bağırsak kanalı rahatsızlıkları ile kilo alamama, büyüme geriliği gibi belirtiler ile karşımıza çıkar.
Tanı amacıyla deri, kan veya besin yükleme testleri yapılabilir. Hangi testlerin yapılacağı reaksiyonun tipine göre belirlenir. Lütfen bebek beslenmesinde önemli yeri olan sütü bebeğinizin diyetinden çıkarmadan önce doktorunuza danışın.

İnek sütü alerjisi olan çocuklar dana eti tüketebilir mi?

İnek sütü alerjisi olan bir bebeğin kırmızı et tüketip tüketemeyeceği en çok merak edilen konulardan biridir. İnek sütünün ve kırmızı etin ortak alerjenler içerebileceği bilinir. Bebeğinizin ortak alerjene duyarlı olması durumunda, süt yanında kırmızı ete de tepki vermesi beklenebilir. Ancak bu duruma gerçek hayatta süt alerjisi olan bebeklerin az bir oranında mevcuttur.
İnek sütü alerjisi olan bebeğin kırmızı et tüketip tüketmeyeceği hekiminizin kararına bırakılmalıdır. Gereksiz ve yersiz diyetlerden sakınarak, bebeğinizin büyüme ve gelişmesi için ihtiyacı olan temel besinlerden mahrum kalmasına izin vermeyiniz.

İnek sütü alerjisi ne zaman geçer?

İnek sütü alerjisi sıklıkla iki yaşa kadar ortaya çıkar ve yaşla birlikte düzelme gösterir. Deri ve kan testleri negatif olan inek sütü alerjileri genellikle 1 yaş civarında düzelme eğilimi göstermektedir. Testlerde pozitif sonuçları olan çocukların yaklaşık üçte ikisinde 5 yaşlarına doğru alerjik durumları geçer. Çoklu besin alerjisi olan çocukların bu durumu atlatma yaşları gecikebilir.
SIKÇA SORULAN SORULAR