Çocuklarda Astım

ÇOCUKLARDA ASTIM
Astım çocukluk çağının en sık görülen hava yollarının kronik inflamatuvar hastalığıdır. Dünyada 300 milyon kişide astım olduğu bilinmektedir. Sıklığı da giderek artmaktadır. Ülkemizde her 10 çocuğun birinde astım olduğu bilinmektedir.
Çocukluk çağında astımın % 90 oranında alerjik kökenli olduğu bilinmektedir. Bu nedenle çoğu zaman “Alerjik bronşit” ”Çocuk Astımı”  ile eş anlamlı kullanılmaktadır. Alerji-Astım  genetik bir hastalıktır. Anne yada babada alerji-astım olması durumunda çocukta hastalık çıkma riski yükselmektedir. Yıl boyu maruz kalınan ev tozu akarı, küf mantarları veya kedi, köpek gibi hayvan döküntüleri gibi ev içi alerji yapıcı maddeler  bronşlarda alerjik bir reaksiyona neden olur. Bu alerjik reaksiyon bronşlarda aşırı bir hassasiyet geliştirerek normalde reaksiyon verilmemesi gereken tetikleyicilerle (alerjenler, hava kirliliği, sigara dumanı) karşılaştıklarında hava yollarında aşırı hassasiyet olduğu için öksürük, nefes darlığı gibi semptomlar ortaya çıkar.
Astım atakları genellikle üst solunum yolu enfeksiyonlarına bağlı gelişir. Semptomlar alerjenler ile karşılaşıldığında ortaya çıktığı gibi, bazı kişilerde egzersiz sonrasında da görülebilir. Spor yaparken ortaya çıkan bu durum egzersizin tetiklediği bronkokonstrüksiyon (EIB) olarak adlandırılmaktadır.
Astım benzeri bulgular çocukluk döneminde özellikle 5 yaş altında sıkça görülür. . Hayatın ilk yıllarda öksürük ve hırıltının ana uyaranı virüslerle gelişen üst solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Bu yaşlarda akciğerlerin gelişiminin henüz tamamlanmamış olması, küçük hava yolu çaplarının dar, kıkırdak dokunun az olması, tekrarlayıcı bronş daralmasına katkıda bulunur.Bu dönemde astım tanısı konulurken dikkatli olunması gerekir. Bu konuda Çocuk alerji ve immünoloji doktorlarından yardım alınması uygun olur.
Astım Semptomları nelerdir?
Astım semptomları bireyler arasında farklılıklar gösterebilir. En sık görülen semptom göğüsten gelen hışıltı (vizing) sesidir. Hava yollarındaki daralma sonucu nefes verirken ortaya çıkan polifonik müzikal bir sestir.Astım semptomları genellikle tetikleyiciler (infeksiyonlar, alerjenler, egzersiz vb) ile karşılaşıldığında ortaya çıkar. Astım semptomlarının alerjik olmayan tütün dumanı, hava kirliliği, kimyasal/kozmetik kokular ya da soğuk havalarda da ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır. Çocuklarda egzersizle yani oyun oynarken ortaya çıkan öksürük astım belirtisi olabilir.
Hangi bulgular astımı düşündürmelidir?
  • Nefes darlığı
  • Hışıltılı solunum:Wheezing, hırıltı, ıslık sesi olarak da ifade edilebilir.
  • Göğüste sıkışma ve bası hissi
 Öksürük:
  • Genellikle kuru vasıflıdır
  • Öksürüğün inatçı olması ve gece uykudan uyandırması tipiktir
  • Nöbetler halinde olur.
  • Kendiliğinden veya ilaçlarla hafifler veya kaybolur.
  • Şikayetin olmadığı dönemler vardır.
  • Bazı faktörler (alerjenler, iritanlar, egzersiz, virüs enfeksiyonları ilaçları, emosyonel faktörler) ile provoke olur.
  • Mevsimsel değişkenlik gösterebilir.
 
Astım Tanısı Nasıl Konulabilir?
Astım tanısının konulabilmesi için öncelikle hastanın iyi bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Çoğu vakada tanı, hastanın öyküsü ve semptomların özelliklerine göre kolayca konulabilir.
Astım tanısı için öyküde sorulması gereken sorular;
  1. Hastanın göğsünde zaman zaman hırıltı, hışıltı veya ıslık sesi duyuluyor mu?
  2. Özellikle geceleri ve/veya sabah uyandığında ortaya çıkan inatçı öksürük var mı?
  3. Öksürük ve/veya solunum güçlüğü nedeniyle zaman zaman uykudan uyanmak zorunda kalıyor mu?
  4. Koşu veya diğer egzersizler dahil, fiziksel aktivite sonrasında öksürüyor veya göğsünden hırıltı/hışıltı sesi geliyor mu?
  5. Semptomların belirli bir mevsim veya ortamla ilişkisi var mı?
  6. Solunum yoluyla alınan alerjen veya iritan maddelerle (sigara dumanı, parfüm, boya, diğer kokular) karşılaşma sonrası öksürük, hırıltı/hışıltı veya göğüs sıkışması ortaya çıkıyor mu?
  7. Soğuk algınlığı “göğsüne iniyor” mu veya iyileşmesi 3 haftadan fazla zaman alıyor mu?
  8. Semptomlar ortaya çıktığında hasta herhangi bir ilaç kullanıyor mu? Hangi sıklıkta? Bu ilaçtan sonra şikayetleri hafifliyor mu?
Bu sorulara alınan yanıtlara göre klinik olarak astımdan şüphelenilebilir. Ailesel alerjik hastalık bulunması tanı için destekleyici bir bulgu olarak değerlendirilebilir. Diğer bir önemli husus ise astım hastaları şikayeti olmadan tamamen normal olduğu dönemleri de vardır. Diğer kronik akciğer hastalıklarından ayırıcı önemli bir özelliktir.
Öykü ve hastanın muayenesi ile büyük ölçüde tanı konulabilmesinin yanında ek laboratuvar incelemelerine de çoğu zaman gereksinim duyulmaktadır. Laboratuvar incelemeleri, tanı konulması yanında hastanın takip sürecinin de objektif parametrelerle yapılmasını sağlamaktadır.
Tanısal işlemler
  • Solunum fonksiyon testleri (Spirometri)
  • Bronş provokasyon testleri
    • Metakolin
    • Egzersiz
    • Diğer
  • Tetikleyicilerin belirlenmesi
    • Deri prik testleri
Astım tanısının konulmasında en önemli basamaklardan birisi solunum fonksiyon testleridir (SFT). Deneyimli personel tarafından uygun ortamlarda yapılması gerekir. Derin nefes alındıktan sonra hızla cihaza üflenir. Bu test ile akciğerlerinizdeki havanın 1.saniyedeki çıkan miktarının (FEV1) >%80 olması beklenmektedir. Astım şiddetine göre bu değerlerde düşüklük gözlemlenebilir. Ancak astımlı hastalarda bronşlarda daralma olup olmadığını göstermek için solunum fonksiyon testleri normal olsa bile kısa etkili ß2 agonist (salbutamol) verilerek işlem tekrarlanır. Hastanın ilk değerine göre belirli oranda artış görülürse tanı için çok değerli bir bulgudur.Solunum fonksiyon testleri hem astım tanısı konulmasında, şiddetinin belirlenmesinde ve hastanın takibinde çok önemlidir.
Astım tanısı konulduktan sonra hastalığı kontrol altına almak için varsa tetikleyicilerinin (alerjenler) belirlenmesi gerekmektedir. Hastanın semptomlarının özelliklerine göre seçilen alerjenlerle deri prik testleri yapılır. Pozitif çıkan alerjenler için hastalara korunma önlemlerinin alınması tavsiye edilir.
Alerji deri testleri ile astım tanısı konulamaz. Bir çok hastanın deri testi pozitifliği olsa bile hasta olmadığını biliyoruz. Bu nedenle testlerin yapılması ve yorumlanması alerji ve klinik immünoloji uzmanları tarafından yapılmalıdır. Aksi taktirde hem tanısal yanlışlıklar yaşayabilir hem de gereksiz önlemlere ve tedavilere maruz kalabilirsiniz.
 
Astımın tedavisi ve izlemi
Astımda kontrolü sağlamak için bir kaç basamağın birlikte uygulanması gerekmektedir. Bir konuda aksaklık yaşandığında hastalığın kontrolü konusunda sorunlar yaşanmaya başlar.
Astım,
  • İlaçların düzenli kullanılması,
  • Tetikleyicilerden kaçınılması (çevre kontrolü) ve
  • İyi bir hekim hasta işbirliği ile kontrol altına alınabilir.
Her üç basamakta hastaya iyi eğitim verilmesi başarı için olmazsa olmazımızdır. Hasta eğitiminde ilaçların kullanım teknikleri, izleyeceği yol haritası ,tetikleyicilerden nasıl korunacağı ve sorun yaşadığında yapabileceği ilk müdahaleler konusunda donanımlı olması sağlanmalıdır.
Temel yaklaşımların yanında gerektiğinde hastalığı kontrol etmek için çoğu zaman ilaç kullanımına da ihtiyaç duyulmaktadır.Bu süreçte kullanılan ilaçlar kontrol edici ve rahatlatıcı ilaçlar olarak adlandırılır. İlaçlar daha çok solunum yolu (inhalasyon) ile alındığı için kullanımı konusunda eğitim verilmesi gerekir. Uygun teknik ve cihazlar kullanılmadığında ilaçlardan beklenen etkiyi göremezsiniz.
Kronik hava yolu hastalığı olarak astım hastalarında bronşlarda inflamasyon olduğu için buna yönelik ilaçların kullanılması çok önemlidir. Anti-inflamtuvar etkiye sahip en etkili ilaçlar kortizonlardır (kortikosteroid). Bu ilaçlar solunum yolu ile değişik formlarda hastaların kullanımına sunulmuştur. Kullanım teknikleri açısından her birinin ayrı özellikleri vardır. Hekimler yeterli zaman ayırarak bu konuda hastalara eğitim vermelidir. Bu ilaçlar solunum yolu ile çok düşük dozlarda alınmakta ve sadece akciğerlerimizde etkili olmaktadır. Doktorunuzun kontrolünde kullanıldığında önemli yan etkileri bulunmamaktadır.
Astım tedavisinde kurtarıcı ilaçlar
Kurtarıcı ilaçlar inhaler yol ile alınırlar. Daralmış bronşlarda hava yollarının etrafındaki düz kasları gevşeterek hastanın daha rahat nefes almasını sağlarlar. Salbutamol agonist) en sık kullandığımız bronş genişleticilerden birisidir. Etkisi dakikalar içerisinde başlar. Astım ataklarında kısa aralıklarla bir çok kez kullanılabilir. Ayrıca hastaların kendisi de semptomları olduğu zaman kullanabilirler. Bu ilaçlar hastalarda rahatlama yapar ancak hava yollarındaki iltihap üzerine etkisi yoktur. Haftada iki seferden daha fazla rahatlatıcı ilaç kullanıyorsanız astımınızın kontrol altında olmadığının bulgusu olabilir doktorunuzla mutlaka temasa geçmelisiniz.
Astımlı hastalarda rahatlatıcı ilaçlardan bir diğeri ise antikolinerjiklerdir. Bu ilaçlar yine solunum yolu ile alınırlar. Ancak kısa etkili ßagonistlere (salbutamol) göre etkisi daha azdır ve geç başlar. Antikolinerjikler (ipratropium) havayollarındaki düz kasları kontrol eden sinirleri bloke ederek genişlemeye neden olurlar. Klinik uygulamada ilk tercih edilen ilaç değildir. Ancak ßagonistlere yeterli yanıt alınmadığı zaman ilave olarak kullanımı tercih edilmektedir.
Alerji Aşıları (İmmünoterapi)
Allerjenimmünoterapi alerjik rinit ve alerjik astım gibi solunum yolu hastalıklarında ve venom (arı) alerjisinin tedavisinde etkili ve güvenli olduğu gösterilmiştir. Son yıllarda atopik dermatit ve besin alerjisi tedavisinde de immünoterapi etkinliğini gösteren çalışmaların sayısı hızla artmaktadır. İmmünoterapienjeksiyon şeklinde yapılırken günümüzde polen ve akar alerjilerine karşı ağızdan alınan preparatlar kullanıma sunulmuştur.
Alerjen immünoterapisi ile semptomlar ve anti-inflamatuvar ilaç kullanımı azaltılabilmektedir. İmmünoterapi uygulamasının özellikle çocuklarda alerjik hastalıkların doğal seyrini değiştirebilmesi ve yeni alerjilerin gelişmesini önleyebilmesi bu tedavi yönteminin en önemli üstünlüklerindendir.Günümüzde alerjik rinitin astıma ilerleyişini durdurabilme potansiyeli olan tek tedavi şekli alerjen spesifik alerji aşısıdır.
Alerjenler reaksiyon oluşturmayacak şekilde çok az miktardan başlanır ve giderek artırılır. Uzun süren bu süreçte bağışıklık sistemimizde tolerans olarak adlandırdığımız bir takım değişiklikler meydana gelir. İlerleyen süreçte alerjenlere karşı reaksiyon daha az verilmeye başlar ve hastalığın semptomları azalır. Bu süreç her hastada aynı şekilde olmaz. Bazı hastalar daha iyi yanıt verirken, aşı tedavisinden fayda görmeyenlerde olabilir. Bunun için hasta seçimi çok iyi yapılmalıdır. Aşı tedavisi özel bir deneyim gerektirdiği için mutlaka çocuk hastalara çocuk alerji ve immünoloji uzmanı tarafından yapılmalıdır.

Bir yanıt yazın